7 Aralık 2010 Salı

yollar...



Bir sonbahar akşamıydı şehir kapalı bir havanın altında nefes almaya çalışıyordu. Ben bu boğulmuş şehirde yaşanılan her şeyi geride bırakarak içimi acıtarak yollara çıktım. Balıkesir –Çanakkale arası acıların şahidi yollardan ibaretti 4 saatlik mesafede insan günlerce uzağa gidebiliyordu dünya küçük diyenleri içimde cinayetlere kurban ettim çünkü bizim dünyamız küçüktü ama dünya küçük değildi.iki nokta arası aşkımızın sınırları ve uzaklık dedikleri ne melem bir şeyse aşkımızı bu sınırlar içinde içten içe eritiyordu bir kanser hücresi misali sinsice sızarak.

Otobüs terminalleri geride kalan yıkılıp geçilen yüreklerden geriye kalan. Anıların son kez hatırlandığı bir el sallanması ayrılık. Geriye bakan iki göz vardı karşılığını bulamayarak havada asılı kaldı şehrin ağlamaya yüz tutuğu anlarda dayanamayarak iki damla göz yaşı akıttı hâlbuki bir gün önceydi ben bir erkek için ağlamam diyordu kendinden emin ne kadar aciz oluyor insan diyordu kendine yenik düşerek ben bu adamı sevdim galiba derken ellerinin uyuşması şahitti hislerine zaman kavramını yitirdi dakikalar saniyeler arasında bir mesaj gelmesi idi onu biraz sevindirecek olan ama ses seda çıkmıyordu pişmandı başladığına da bitirdiğine de o terazinin neresinde durduğunu bilmiyordu hem uçurum kenarındaydı hem de uçurumdan atlayan…

Yollara sığamadı bir şehrede bir bedene nasıl sığacaktı o hâlbuki nefes almaya çalışıyordu onu seven bedende biraz anlayıştı özgürlük sevgi kelimesinin içinde boğmak değildi sevdiğini. Paramparça etti yüreğini kız ve yollardan geçerken her bir yere savurdu bir ağacın dalında bir dağın yamacında artık bundan gelenler sormasın yüreğin nerde tabiat ana kucakladı bana ait olmayan bir yüreği savurdum attım…

Şimdi yeni bir şehre vardım .aynı günde başka yeni bir ben olabilir miydi bilmiyorum ama onu geride bıraktım diye düşündü evet zordu hiç kolay olmayacaktı ama giden gitmişti ayrılık neydi sorduğunda adam ilk konuşmalarında kız demişti ki giden ne kadar kokusunu alıp gidiyorsa geride kalan içinde o kadar zordu bu kokuyla yaşamak evet şimdi içime sinmiş sen ve üstümde kokun delicesine öpeceğin hayali gelip sarılacağın düşüncesi alarak koynuma uyuyorum uyandığımda ne olur git kokunu da hayallerini anılarını da al git sende senle kalmak istemiyorum .sen sende kal çıkma karşıma kal diyemeyen bir sen sana kal sevgisini iki üç haftada eriten bir buz dağına aşık olan ben artık kendi yollarımda, yürüyelim çünkü yol bitti çoktan kız o yolun sonunda ki uçurumun kenarındayken adam arkasını döndü belki gitmeyecekti ama döndü ve kız kendini bıraktığında uçurumdan artık adam bilmeyecekti hiçbir zaman kadın onu gerçekten sevmiş miydi


edit: şimdi aradan ne kadar geçti bilmiyorum sana ihanet ettim falan sanıyorsun ya da hiç sevmedim parmağımı oynatmam sandın ama bak ben oturdum sana yazdım hatta utanmadım bir de altına adımı yazdım ;) Başak...

Hiç yorum yok: