7 Aralık 2010 Salı

Ezra...


Akımda sadece iki hece mutlu etmeye yeter mi?
Yetermiş işte sevginin oluk oluk aktığı bu nehirlerin kıyısından baktım hep içinde yüzenler kana içenler doyanlar gördüm
Hep kıyılarında dolaştım uçurumların sensizlikle büyüttüğüm kalbimi artık o uçurum kenarlarında yaşama savaşı vermesin diye sevgini de sevdim sensizliğini de…
Artık zamanlar yaralamıyor beni bir gün sende vuracak biliyorum akrep yelkovan…
Sensizlik yollarına düşmem acıtmıyor beni biliyorum seni alıp götüren o yollar seni avuçlarıma getirip bırakacak…
Ne tren istasyonları ağlayacak yokluğunla arşınladığım raylarda nede otobüs terminalleri… Terminallerde sabahlamak kolay değildi belki de oralarda sahiplenmişti beni ama artık sen gelecektin ya limanlar bile gelişine ses verecekti artık kışı bitirmenin zamanı yaz geldi gönlüme şehrime sen geldin…
Araladın ya kapılarımı sen geldin açtın ya kilitlerimi aldın ya anahtarlarımı duvarlarda siluetin güler bana kanatarak çizdiğim resimlerin bakar bana artık yaraları da kabukları da olduğu yerde bırakıyorum ilaç olmak istedin ya bir kere… Hain bir sensizliğe geçmesin diye bu zehir kesip attım bütün sevdalarımı ve seni bekliyorum yeni bir zamanın başında gittiğin yolların ortasında Ezram kalp atışım hoş geldin dünyama hoş geldin bana hoş geldin bendeki sana…

Hiç yorum yok: