7 Aralık 2010 Salı

Aşkın Katilleri...


Aşkın Katilleri

   İçime bir tohum düştü senden yana ben onu ektim gönlümün en derin yerine ellemesinler diye… İnsan eli değmesin yetmezdi bana hiçbir yağmur selinde zarar görmesin hiçbir rüzgârda fırtınada narin dalların kırılmasın diye içimde büyüttüm herkesten uzakta dünyadan sıyrılmışçasına elimde olsa doğum diye bir hakikat olmasa hayatta, içimde saklardım ama her embriyo büyümeye her büyüme sonucu var olmaya doğrudur yaşam…

  Zamanı geldiğinde her günden farklı bir gün seçmişti sancılarıyla bile yüzümde gülümse yaratan bu sevgi, artık var olmak istiyordu yeryüzünde ve ben artık içime hapsedemezdim bunu akışına bıraktım, her şeyi planlar yapmadan insancıklarla uğraşmadan, herkese dönüp sırtımı sevgimi doğururken bile tek başınalığın verdiği yalnızlık hissiyle korkarak bir gece sabaha karşı doğurdum sevgini, bu dünyaya karışmasın kimseler diye doğurdum; bilseydim başkalarının eliyle gelecek ölüm içimde öldürürdüm onu daha az acırdı belki… Belki de içimde kendimi de öldürürdüm bu sevgi ile keşke içimde öldürseydim bu sevgiyi de… keşkelerle yürütmediğim hayatımda bu da ardımda bir iz olarak kalacak…

   Sen doğdun bebeğim daha küçüktün nefes almak bile zor geliyordu o küçük ciğerlerine daha yeni ad buluyordun hayatta… Sana böyle bir ortam hazırladığım için özür dilerim seni kalkıp ta üçayaklı bir masanın tam ortasına doğurduğum için özür dilerim sevgim, sen neleri hak ediyordun benim sana verebildiğim sadece birkaç insanın zehriydi… Başka dillerde başka hayatlarda geliyordu ama hayat buydu bebek sevgim… Sende tadacaktın başkalarının elleriyle acıyı ben gibi sevgim senden özür dilerim seni kargaşanın, başkalarının hayatla hesaplaşmalarının arasına doğurduğum için seni koruyamadığım için hiç bir kürtaj seni benden alamazdı sevgim, ondan doğurmakta bu kadar ısrar ettim… Seni bu dünyada büyüteceğime o kadar inanmıştım ki sevgim, sevgimin büyüklüğüne ses çıkarmazlar sandım nerden bilirdim sevgi yoksulu insanların sevgisizlikleri ile seni yok etmeye uğraşacaklarını…

   Seni büyütmek için uğraşırken seni izole ettiğimi düşünürken sevgim şimdi ellerimde nasılda kaldın kan revan içinde nasılda cansızsın kimler kıydı sana kimler bu aşkın katilleri?
   Kimlere iyilik ellerimiz uzansın diye sana ölüm bulaştırmalarına izin verdim ben… Kimler yaşamlarına devam etsin diye seni yaşamdan kopardım bir gece vakti karışmasın kimseler derken hangi aç kurtların ortasına attım sevgim seni… Cansız bedenin ellerimde şimdi sana bakıyorum artık soluk yok kelimeler yok artık hiçbir harf gelip koşmayacak bana hiçbir noktalama işareti heves etmeyecek bu yazıya gelip konmak için…

   Sevgim senden özür dilerim seni doğurduğum, seni büyütmeye çalıştığım ama yaşam sürenin kısalığını bildiğim halde kendime inancıma yenildiğim için… Sevgim özür dilerim senden aşkın katilleri yanaşırken sana pusu kurmuşlarken sevgisiz dünya ütopyalarına engelleyemedim özür dilerim…
  Şimdi seni yolculayacağım artık çamurda ellerimde, kirde ne varsa içimde iyiye dair senle birlikte gömüyorum şimdi bende kirlendim başkalarının elleriyle ve sakın acımasızlığıma kimse mazeret olmasın ben ölen bebeğimin sevgimin ardından ancak ağlayan bir kayayım ben artık bir embriyo değilim artık niobe olarak taşlaşıp içime akıtarak yaşlarımı, kendimi her gelenin acısıyla daha da acıtarak kanatarak yaraları kıpırdamadan kaçmadan başkaları gibi korkakça duracağım burada… Ben artık her şeyin gerisinde geleceksiz bir yaşayan ölüyüm kelimesiz bir yazıyım…
  

Yalan aşkın katilleri olmaz
Katillerin eli sevgileri boğmaz
Sevgi vardı Büyük
Sevgi vardı yaşayan
Sevgi vardı boşluğa üç adım
Ama senin hayatında can bulan
Şimdi sevgi öldü uçurumdan yana
Boşluğa bırakarak kendini
Bir gecesini yaşamadan aşktan yana
Kanamadan kaynağına
Varamadan yollarına
Gelemeden sana
Sen öldün ama
Bil ki!
Yeniden doğuracağım
Seni Ezra…

Hiç yorum yok: