1 Şubat 2009 Pazar

Issız Adam


Adam
Geceye benziyordu adam günün belli saatleriydi işte yarısını çalarak yaşayan arkasından kovalayan bir günün önünden kaçıp giden… Adam karanlıktı içinde biraz. Biraz dışarıdaydı, karartısı umut vaat etmiyordu. Uzaktı adam başka bir vatandı adam kadının sahipleneceği cinsten bir ülkenin en kalabalık şehriydi çıkmaz sokakları bile birbirine dolanıyordu dışındaki dünyadan yalıtamadan kendi kayboluyordu gölgesi düşüyordu köşe başlarına yüksek binalar arasında arıyordu binalar yükseldikçe küçülüyordu kendinde gökdelenlerle yarıştırıyordu aşkı ve her defasında eziliyordu ayağının altında bir karınca kendini düşüyordu çatı katlarından… Bütün bu hislerin ortasında en acı yerinden tutuyordu onu dikenleri batıyordu aşkın çıkaramıyordu kanırttıkça kanırtıyordu hayat…

Kadın
Koca bir şehirde fark edilmeden yaşamak yol kenarlarında yürüyen trafiğin akışına bile kapılamayacak kadar yok olan tersinir hayatın hep düz tarafı… Kayıp bir ruh kendinde ağırlaşan, büyüyüp ruhunu törpüleyen doldurdukça taşan bardağın artan kısmı hesap defterlerinde sonuç dört işlem arasında kalansız bir bölme… Tozlu raflarda kayıp bir kitap hep en eskisinden sayfalarda kalan elin uzanıpta almaktan her defasında vazgeçtiği… Sayfalar arasında silik bir cümle. Parmaklarında kelimeleri besleyen satırlara dokunduğunda isyanı dile gelen dizeleri ayna yapmış yüzleşircesine kendine karşı tutan arkasında çıkmaz sokakları koca şehri bırakabilen ama hep bırakılan hayat…

Adam&Kadın

İki kişi tek aşk… Bir olabilen ile biz olabilen arasında sıkışıp kalınan
Aşk sızardı aralarından taşardı belki kadından adama meyilli
Artarak çoğalan olmalıydı aşk
Azalarak bitiren oldu
Özgürlük hacimle orantılıydı ve yer açtıkça aşka sömürgeci davranıyordu
Aşk
Sonunda geldi işte bitti bir nokta bile çok kaldı bu hayatta!!!

Hiç yorum yok: